Türban: Bugün Kadını Erkek Tacizinden Nasıl Koruruz?
7478 kişi okudu  

Örtünme emrinin amacını gerçekleştirmek, günümüz koşullarında kadını erkeğin tacizinden korumak için ne yapılmalı sorusunun üzerinde durmalıyız. Başörtüsü değil, kadının ekonomik bağımsızlığını da sağlayacak olan eğitim, günümüzde kadının taciz edilmesi ve sömürülmesinin önünde en büyük engel olur 

Din ve Şeriat
Arkeolojik ve antropolojik bulgular, tapınaklar, mezarlar ve törenle gömülen ölüler bize insanların ilk çağlardan beri kaderleri üzerinde etkili olan güç veya güçlerin varlığına inandıklarını göstermektedir.
İnançların, tapınakların, ibadetlerin (ritüellerin) ve tapınakları yöneten, ibadet ve yaşam biçimini (şeriatını) belirleyen yol göstericilerin varlıklarının önemli bir nedeni, bunların sağladığı düzenin, toplumların güç koşullarda var olabilmelerine yardımcı olmasıdır.
İlkel kavimlerde inanışın sağladığı sosyal düzen altında yaşayan toplulukların yaşam savaşında daha başarılı olmalarının, evrim sürecinde
insan genleri üzerinde etkili olarak insanlardaki Tanrı inancını güçlendirdiğini iddia edenler de vardır(1, 2).
Kuran, 'Hiçbir kavim yoktur ki ona bir yol gösterici göndermiş olmayalım' ayeti (Fatır 24) ile dünyanın her köşesinde sosyal düzeni kuranları Allah'ın yol göstericisi (peygamberi) olarak kabul etmiştir. 'Her birinize bir şeriat, bir yol verdik' ayeti (Maide 48) ile tüm bu kavimlerin, inanışlarını, yaşam yollarını, ibadetlerini, diğer bir deyişle, şeriat kurallarını onlar için geçerli kabul etmiştir. Kuran'da yer alan, İslam'ın temellerinden birisini oluşturan bu iki ayetin önemi maalesef yeteri kadar anlaşılmamış ve vurgulanmamıştır. 

Devir ve coğrafya
Her devirde ve coğrafyada dinlerin şeriat kurallarını belirleyen, bulunulan kavmin kültürü olduğu gibi, İslam'ın Kuran'da yer alan şeriat kurallarını belirleyen de İslam'ın tebliği devrindeki Arap halkının ve İslam peygamberinin kültürü olmuştur.
Peygamberin kültürünün Kuran'a ve İslam şeriatına şekil verdiği iddiamıza karşı gibi görünen Kuran'ın Furkan suresindeki 'Kuran Muhammet'in sözü değildir' ayeti yorumlanırken, Kuran'ın neyin Allah'ın neyin insanın eseri olduğunu anlatan diğer ayetlerine bakmak gerekir. Örneğin, 'O size yollar yaptı' (Zuhruf 10) ve 'Çocuklarınızı dolu gemilerde taşımamız ve gemiler gibi binecekleri nice şeyler yaratmamızdır' (Yasin 41-42) gibi ayetlerde insanın eseri olan bazı şeyler, Allah'ın bilgisi dahilinde yaratıldıkları düşüncesiyle Allah'ın eseri olarak kabul edilmiştir.
Dinin essaları (inancın ahlak kuralları) ile şeriatı (bu ahlak düzeyine ulaşmayı sağlayacak ibadetler ve sosyal ilişki kuralları), birbirinden farklı şeylerdir. Bu, İslam için de böyledir, kanıtı 'Bugün dininizi tamamladım' ayetinden (Ma'ide 3) sonra hukuki ayetlerin (şeriatın) tebliğ olmaya devam etmesidir(3).
Yukarıda da belirttiğimiz gibi dinlerin şeriatları bulunulan çağa ve yere göre daima değişmiştir ve dinlerin varlıklarını sürdürebilmesi için değişmek zorundadır. Kuran'ın Hz. Muhammet'ten sonra yeni bir peygamberin gelmeyeceğini söylemesi, İslam'ın bütün dinlerde benzer olan ahlak esaslarının (din) dışında kalan sosyal ilişkiler kurallarının (şeriatının) katı ve bundan sonra değişmez olduğu anlamında değil, insanların kendi değişimlerini kendileri yapacak yetenek ve birikime ulaşmış oldukları
anlamında yorumlanmalıdır. 

Değişmez ilkeler
Kuran'ın değişmeyen ilkeleri, Allah'ın varlığı ve tekliği ve tüm dinlerde müşterek evrensel ahlak ilkeleridir. Kuran'daki şeriata ait emirlerin zamanla değişebileceğinin güzel bir örneğini Hz. Ömer vermiştir. Kuran'da devlet hazinesinden her sene Müslüman olmayan fakat Müslümanlığa kazandırılacaklara bir pay ayrılması emri vardır (Tövbe 60). Hz. Ömer halife olduğunda kendisine pay için başvuranlara Kuran'ın emrine rağmen pay vermemiştir (3)(4).
Yunus'un 'Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü.' sözüyle, tek bir cümlede tanımladığı İslam'ın evrensel ahlak kuralları diyebileceğimiz din esaslarına, bulunulan devirde hangi araçlarla daha iyi ulaşabilirse Müslüman için o araçlar tercih edilen ibadet ve şeriat kurallarıdır. Şeriat ve ibadet kurallarını değişmez şekillere bağlamak şeriata ve kurallara tapmaktır, şirktir. Değişmeye direnen her canlı, her sosyal düzen yok olur. Bu da Allah'ın değişmeyen kanunlarından birisidir. 

Kadın, örtünme ve türban
İslam'ın tebliğ edildiği çağda Arap topluluğunda (ve tüm dünyada) kadın, erkekleri tatmin için yaratılmış bir seks aracı olarak görülmekte, seks Arapların ve o asırdaki toplumların hemen hemen hepsinin yaşantılarında çok önemli bir yer işgal etmekteydi. İslam'ın o günün koşullarına göre şekillenen şeriatı, kız çocukları öldürülecek derecede kadının aşağılandığı Arap toplumunda (maalesef zamanla yozlaştırılan) bir kadın hakları devrimini gerçekleştirmiştir.
Örneğin, İslam'ın ilk devrinde kadın ve erkekler aynı safta namaz kılarlardı. Çoğu fakir olan Müslüman kadınların vücutlarını örtme güçlükleri kısa bir süre sonra kadınların arka saflarda veya yan saflarda namaz kılmalarını zorunlu hale getirdi. Hz. Ömer gibi İran'a kadar yayılmış bir İslam imparatorluğunun halifesi cuma namazında hutbe verirken bir kadın kalkarak 'O konuda yanılıyorsun ya Ömer' diyebilmekte, Hz. Ömer de hatası için kadından camide özür dileyebilmekteydi (5). Çok tartışılan şahitlik meselesine gelince Kuran, o güne kadar hiç söz sahibi olmayan kadına söz hakkı vermiş, fakat kadınların o günkü statülerini göz önüne alarak şahitlikte kadın ve erkeğin şahitliğini o devir için eşit kabul etmemiştir. Fakat şeriatı din sananların yaptığı gibi, kadının erkekle aynı statüde, aynı görevleri yaptığı çağımızda da kadının aynı statüde kalacağını iddia etmek, İslam'ı ve peygamberini anlamamak, daha önce dediğimiz gibi şeriatı patlaştırmak demektir.
Günümüzde çok tartışılan ve İslam'ın adeta tek ahlak normu haline getirilen bir şeriat kuralını, başörtüsünü ele alacak olursak: Kuran, o devirde sadece cinsel bir araç olarak görülen kadını yine o devirde baskın olan erkeğin tacizinden korumak için kadınlara ziynetlerini kapatmalarını emretmiştir. Müslüman cariyeler için göbekle diz arasından ibaret örtünme sınırı ve kadınları taciz edemeyeceği düşünülen erkek köleler karşısında evli kadınların göğüslerini bile açıkta bırakan örtünme sınırı incelenirse(6), kadınları tacizden korumanın örtünme emrinde tek neden olduğu ortaya çıkar. Günümüzde başörtüsünün kadını erkeğin baskı ve tacizinden koruduğu iddia edilebilir mi? Günümüzde, saçın tek bir kılını bile göstermemenin önemli bir şeriat kuralı olarak uygulanmakta olmasının asıl nedeni, kadınların baskı altında tutulmasının erkeğe verdiği üstünlük duygusudur. Türbana gelince, belirli bir bağlama şekliyle tam olarak bir simgedir. Kuzey komşularımızda devrimin simgesi olarak turuncu rengin kullanılması gibi Türkiye'de de bir parti İslam'ı alet ederek iktidar mücadelesinde türbanı kullanmaktadır ve iktidar mücadelesinde aşama aşama kullanmaya devam edecektir. Peygamber İslam'ı çıkarlarına alet edenleri 'münafıklar' olarak tanımlamıştır.
Bu durumda, örtünme emrinin amacını gerçekleştirmek, günümüz koşullarında kadını erkeğin tacizinden korumak için ne yapılmalıdır sorusunun üzerinde durmalıyız. Diğer bir deyişle, günümüzün koşullarında başörtüsünün yerini alacak şeriat kuralı ne olmalıdır? Eminim, aklını kullanma özgürlüğüne sahip birçoğumuz kadının eğitimi yanıtını verecektir. Başörtüsü değil, kadının ekonomik bağımsızlığını da sağlayacak olan eğitim, günümüzde kadının erkekler tarafından taciz edilmesinin, sömürülmesinin önünde en büyük engeldir.
İletişimin bu derecede güçlü olduğu çağımızda İslam, ya Kuran'a göre Tanrı sevgisi, insan sevgisi, ahlak ve yararlı işler yapmakla özetlenebilecek dini esasları önemsenen, şeriatı Müslümanları bu esaslara ulaştıracak şekilde, çağın gereksinimlerine göre değişebilen bir sosyal düzen olarak daima var olacak veya uydurma bir hadisin öne sürdüğü gibi, 'garip
başladığı gibi garip bitecektir.'


(1) Religon in the Genes, D. T. Donovan, Nature, Vol 362, p 583, 1993
(2) Marlo Vaneechoutte, Nature, Vol 365, p 290, 1993
(3) Prof. Dr. Mehmed Hatipoğlu, İslamiyat Ekim 1998.
(4) Teberi Tefsiri 10. Cilt, 162-163).
(5) Abdurrezak'ın Musannefi, VI, 180.
(6) İslamiyat, Örtünme, Cilt 4, Sayı 2, 2001.

   
Ekleme: 17 Ekim 2009, Cumartesi 7478 kişi okudu  
 
 
  Yorumlar Henüz ( 1 ) adet yorum bulunmakta  
devrim 16 Mayıs 2011, Pazartesi  
hangi hadiste islamın garip başladığı söylenmiş merak ettim. kadınları tacizden korumanın kadını olduğu kadar erkeğide eğitmekten geçtiğine inanıyorum.

 
 
Prof. Dr. Nihat G. KINIKOĞLU
 
Tüm Hakları Saklıdır Copyright © 2009
nihatkinikoglu.com
Bu sitede yayınlanan yazı ve materyaller kısmen veya tamamen izinsiz iktibas edilemez.