Din Adamı Bunları Söylerse
6271 kişi okudu  

DİN ADAMI BUNLARI SÖYLERSE…

 

 

24 Ağustos 2009 tarihinde, Hürriyet gazetesinin adı dini konuşmalarıyla medyada eksik olmayan yazar İslamiyet’e yeni geçen üç gencin öyküsünü anlatmaktaydı. Üç gençten ikisi seferde şehit düşer, üçüncüsü uzun bir ömür yaşayarak ölür. Peygamberin isteği üzerine İslamiyet’e geçtiklerinde onların geçimini üzerine almış olan Hz. Talha bu insanları rüyasında görür, üçü de cennettedir fakat şehit düşmemiş olan üçüncüsünün cennetteki yeri diğerlerinden daha üst makamdadır. Hz. Talha bunun nedenin peygambere sorduğunda Hz. Muhammed “Uzun yaşayan uzun yaşadığı yıllarda oruç tuttu, namaz kıldı, daha fazla ibadet etti, onun cennette diğerlerinden daha iyi bir mertebede olmasının nedeni budur” diye yanıtlar.

            Bu yazı İslamiyet’le çelişkilidir.

 

  1. Kuran’ın hemen hemen her sayfasında mümini tanımlayan “İnanıp yararlı işler yapanlar” sözüyle, yani Kuran’la çelişmektedir.  Yararlı iş yapmak, kendisi için kendi çıkarı için, kendi cenneti için gece gündüz ibadet etmek değildir. Bu anlayış bin yıldır bir milyarın üzerinde fakir, cahil, gayrimüslimlere el açarak yaşayan insan toplulukları yaratmıştır.
  2. Şehitliği aşağılamaktadır. Allah yolunda can verenlere “Aptallar! Köşenize çekilin, namaz kalın, oruç tutun” demektedir.

 

Şehit, başkalarının mutluluğu için hayatını feda eden kişidir. Bu nedenle cennette şehitlere yer ve mertebe verilmiştir. Sadece kendisini düşünerek hayatını bitiren kimsenin, yararlı işler yapmayı iman etmek kadar önemli sayan İslam’ın cennetinde yeri yoktur. Bin yıl önce yazılmış hadisler incelenirken çağın aklı, bilgisi kullanılmalıdır. Din adamları Kuran’ın emrettiği gibi düşünmek, akıllarını kullanarak yorum yapmak zorundadır. Müslümanları kurtaracak, cehalet, fakirlik batağından çıkaracak yol budur. Halkı yanlış yorumlarla yanlış yönlendirmenin vebali büyüktür.

İslamiyet’in ilk devirlerinde, o zamanki koşullarda söylenmiş bazı sözler, o zamanki koşulların gerektirdiği sözlerdir. Ben yine de Peygamberin Kuran’a zıt hiç bir söz söylemiş olacağına inanmıyorum.

İslam’ın şartları diye sayılan beş şart içinde yer alan namaz ve oruç, İslam’ın amacı olan ‘inanıp yararlı işler yapan’ ahlaklı (Ben ahlakı tamamlamak için gönderildim. Hz. Muhammed) insan topluluğunu meydana getirmek için birer araçtır. Araçları amaç gibi göstermek İslam’ı bilerek veya bilmeyerek aşağılamaktır. Burada ahlakı cinselliğe ve başörtüsüne indirgeyenlerin ahlak anlayışından değil, Hz. Muhammed’in ve İslam’ın evrensel ahlak anlayışından bahsettiğim unutulmasın.

Ayrıca İslam’ın ilk dönemlerinde Müslüman’ı diğerlerinden ayırdığı, onlara aidiyet verdiği için önemli olan beş şart, bu çağda İslam’ın beş şartı da olamaz. Kuran’ın ve İslam’ın inananlara yüklediği amaç Tanrı sevgisi, insan sevgisi, ahlak ve yararlı işler yapmaktır. Kuranda ısrarla belirtilen mümin özelliği ‘inanıp yararlı işler yapmak’ iken yararlı işler yapmanın beş şart içinde yer almadığına dikkat edilmelidir.

             

            Aynı yazar bir sonraki gün peygamberin mucizesi diyerek bir parça ekmekle 80 kişiyi doyurduğunu iddia ediyordu.

 Bu yazı peygamberi aşağılamaktadır.

  1. Aklını ve yeteneklerini kullanarak İslam devrimini gerçekleştirdiği için hayranlık duyacağımız Hz. Muhammed’in başarılarını mucizelere bağlayarak onu küçük düşürmektedir.
  2. Kendisinden mucize isteyenlere “Benim mucizem Kuran’dır” diyen ve “Ben bir insanım, beni Hıristiyanların yaptığı gibi insanüstü konuma taşımayın” diyen Hz. Muhammed’e hakarettir.

 

Müslümanların tek kurtuluş yolu, bu dünyalarını da öbür dünyalarını da kurtaracak, her iki dünyada da onları mutlu yapacak şey, mucizeler değil çalışmaktır.  Bilimde yeri ve Nobel’i olmayan, olimpiyatlar benzeri evrensel yarışlarda başarılı sporcuları olmayan, teknoloji üretemeyen, daha açıkçası; fakir, cahil, çağdaş dünyaya ayak uyduramayan İslam toplumuna, eğer gizli bir amaçları yoksa din adamlarının anlatacakları öyküler bunlar olmamalıdır. Bu insanlara inanarak sınavlara daha fazla çalışmak yerine türbelerin önünde kuyruk oluşturan İslam gençlerini daha fazla zehirlemeye kimsenin hakkı yoktur.  

Çağımızın ve gelecek çağların Müslümanları, insanlar içinde en bilgilisi (Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?) en çalışkanı, en başarılısı ve yaratıcısı (aksi halde yararlı işler yapmak nasıl olacaktır?) olmalıdır. Bir zamanlar, Allah’ın sırlarına vakıf oldukların söyleyerek palavralarla etraflarını uyutan kendilerine veli denilen insanların ve palavralarının bu çağın İslam’ında yeri olmamalıdır. Bu çağda veliler olsa olsa Allah’ın gerçek sırlarına ulaşmak için çaba harcayan Nobel kazanmış fen bilginleri olabilir. Buluşlarıyla, yatırımlarıyla insanlara mutlu yaşam sağlayan bilim adamları, iş adamları olabilir. 

   
Ekleme: 23 Ekim 2009, Cuma 6271 kişi okudu  
 
 
  Yorumlar Henüz ( 0 ) adet yorum bulunmakta  
Bu Yazıya İlk Yorumu Siz Ekleyin
 
 
Prof. Dr. Nihat G. KINIKOĞLU
 
Tüm Hakları Saklıdır Copyright © 2009
nihatkinikoglu.com
Bu sitede yayınlanan yazı ve materyaller kısmen veya tamamen izinsiz iktibas edilemez.